No.1 - Avusturya
Arşidükü Franz Ferdinand
Sırp gizli organizasyonu The
Black Hand tarafından Arşidükü öldürmek için 6 suikastçi tutuldu.
Saraybosna'da Ferdinand'ın geçeceği yol üzerine 6 suikastçi tarafından
tuzak kuruldu.
İlk iki suikastçide bombalar ve silahlar bulunuyordu.
Bu saldırganları atlatmayı başaran Arşidük üçüncü suikastçinin ise
bombayı arabasına atmasıyla karşı karşıya kaldı.
Otomobilinin tepesinden seken bomba arkadaki aracı patlattı.
Ferdinand hızla oradan uzaklaşırken toplum karşısında bir konuşma yapmak
üzere hazırlanıyordu.
Konuşma sonrası Ferdinand kendisine saldırıların olduğu sırada arka
araçta yaralanan askerleri görmek için hastaneye gitti.
Buradan çıkan Ferdinand'ı takip eden Gavrilo Princip isimli suikastçi
üstü açık arabasıyla giden arşidüke iki el ateş etti.
Karısı ve Ferdinand öldü.
Böylelikle I. Dünya Savaşını başlatan Princip sadece 19 yaşındaydı.
***
No.2 -
Grigori Rasputin
Rasputin’in yaşamı kadar ölüm şekli de enteresan noktalar içermektedir.
Çar’ın orduların başına cepheye gittiği dönemde Rasputin
diğer hanedan mensupları ile birlikte sarayda bulunmaktaydı.
Çar doğrudan eşinden aldığı
mektuplarla ülkeyi ve savaşları yönlendiriyordu.
Bu durum önce sarayda daha sonra da halk arasında yaygın söylentilere ve
tepkilere moral bozukluklarına yol
açıyordu.
hanedan mensuplarının Rasputin’den duydukları rahatsızlık had safhaya
ulaşmış ve
onu ortadan kaldırmak için planlar yapılmaya başlamışı.
Felix Yussupov isimli Tatar kökenli hanedan mensubu bir prens bu işe ön
ayak oldu ve
diğer komplocu arkadaşları ile beraber bir plan kurdular.
Yussupov ve Rasputin beraberce yemeğe giderken Yussupov onu öncelikle
sohbet etmek amacı ile bir odaya aldı.
Burada önceden siyanürle hazırlanmış kurabiyeler bulunmaktaydı.
Her ne kadar bir kurabiye içersindeki zehir dozu bir insanı öldürecek
miktarda olsa da hazırlanan şarabın da içine siyanür konuldu.
Rasputin iki kurabiye yedi ve şarapdan da bir bardak içti.
Ancak zaman geçmesine rağmen herhangi bir etki görülmüyordu.
Paniğe kapılan Yussupov odadan arkadaşlarının yanına çıktı ve planın işe
yaramadığını söyledi.
Bu defa da ona bir silah temin edildi.
Yussupov Rasputin’in yanına geri döndü ve silahını bir el ateşledi.
Rasputin yere yığılmıştı.
Yussupov sevinç içinde arkadaşlarının yanına koştu ve işi başardığını
söyledi.
Arkadaşı ona bir bardak şarap verdi ve işin sona ermesini kutlayalım
dedi.
O esnada Rasputin yeşil gözleri ile Yussupova baktı ve konuşmaya
başladı.
Odaya dalan Yussupov’un arkadaşı kendi silahı ile Rasputin’e ateş etti
silahtan çıkan kurşun Rasputin’nin sırtının alt kesimine girip böbreğine
saplandı.
Öldüğünü düşündükleri Rasputin’i bir çarşafa sararak dışarda beklemekte
olan araca doğru taşımaya başladılar.
O sırada Rasputin hareket etti.
Ölmediği anlaşılan Rasputin’nin son ölümcül yarası
İngiliz Rayner tarafından Rasputin’nin alnın tam ortasından vurularak
tamamlandı.
Daha sonra araca yerleştirilen Rasputin’in bedenini buzlarla kaplı Neva
nehrine attılar.
Tam olarak 14 saat sonra Rasputin’in cesedi bulundu.
***
No.3 - Tiberius
Gracchus
Milattan önce 2. yüzyılda Romalı bir politikacı olan
Tiberius Gracchus tarımsal bir reformu kanun olarak onaylatmak için dile
getirince politik bir çalkantıya sebep oldu.
Seçim günü kazanmış olduğu bu zaferin onu ölüme sürükleyeceğinden
habersizdi.
Silahlı korumalarla geldiği senatoda dövülerek öldürüldü.
Senatörler ellerine geçen sandalye ve sert cisimlerle onu öldürdüler.
Daha sonra ise Tiber Nehrine attılar.
Senato dışında bekleyen yüzlerce taraftarı ise oracıkta öldürüldü.
***
No.4 -
Leon Trotsky
1920'li yıllarda sol görüşün baştaki temsilcilerinden Leon
Joseph Stalin'in en büyük rakibiydi ve Sovyetler Birliğinden sürgün yedi
bu sebepten.
Meksika'da yaşamaya başlayan Trotsky burada Marksizmi öğretmeye ve
Stalin aleyhine konuşmaya devam etti.
20 Ağustos 1940'da ise Stalinin bir ajanı olan Ramon Mercader
Trotsky'nin evine bir makale üzerine tartışmak için gitti.
Trotsky makaleleri ararken Mercader cebinden çıkardığı bir buz kırıcıyı
kafatasına saplayıverdi.
Orada canını vermeden önce Trotsky "Bu adamı sakın öldürmeyin ondan
öğreneceklerimiz var" dedi.
En meşhur Marksistlerden Trotsky ise bir gün sonra beyin zedelenmesi
yüzünden öldü.
***
No.5 - Çar 2. Alexander (Rusya)
Diktatör diye adlandırdıkları Çar 2. Alexander'ı devrimciler öldürmek
için 3 bombalama gerçekleştirdi.
İlk suikast için at arabasının altına bomba atıldı.
Bomba patladı ancak atlar öldü Alexander ise sadece 3. Napolyon
tarafından kendisine hediye edilen arabadan oldu.
Suikastçıların inatla kendisini öldürmeye çalıştıklarını en sonunda
anlayabilen Çar
canını kurtarmak için bir Millet Meclisinin kurulmasını kabul etmek
zorunda kaldı.
Halkın devlet işlerine karışmasını sağlayacak olan bu kararı Çar II.
Aleksandr 1 Mart 1881'de imzalamıştı.
Ertesi gün yayınlanarak halka yeni bir düzenin kurulduğu bildirilecekti.
Fakat Çar çok geç kalmıştı. Bu kararı grandüklerine ve bakanlarına haber
verdikten sonra askeri bir törene gitti.
Dönüşte Katerina kanalının yanından
geçerken.
Çar'ın kapalı arabasına onun aldığı karardan haberleri
olmayan suikastçılar tarafından havluya sarılmış bir bomba atıldı.
Patlayan bomba birkaç muhafızını öldürdü kendisine bir şey olmadı.
II. Aleksandr arabadan çıkarak kanlar içinde yatan muhafızlarının yanına gitmişti.
Arabacısının: "Durmayalım Çar Hazretleri! Tehlike henüz geçmedi hemen saraya gidelim!.."
demesine aldırmıyordu bile.
Birkaç saniye sonra II. Aleksandr'ın ayakları
dibinde patlayan ikinci bomba
arabacının ne kadar haklı olduğunu göstermişti!..
Şimdiye kadar birçok suikasttan kurtulan II. Aleksandr bu sefer ölüm derecesinde
yaralanmıştı.
Aceleyle saraya götürülüp çalışma odasındaki divana yatırıldığında
gözleri kapanmıştı.
Bir ayağı kopmuş öteki de parçalanmıştı.
***
No.6 -
Abraham Lincoln
Tarihteki en bilinen suikastlerden biri Jon Wilkes Booth ve
arkadaşlarının Abraham Lincoln için planladıklarıdır.
Amerikadaki iç savaş durumundan memnun olmayan bir grup Lincoln'ün Beyaz
Saray konuşması sonrası daha da öfkelenmişti.
Lincoln bazı belirli zencilere oy verme hakkının verilmesini
destekleyeceğini belirtti.
Bu konuşma kalabalıktaki güney sempatizanı
ve Başkan’ın temsil ettiği her
şeyden nefret eden aktör
John Wilkes Booth’u oldukça öfkelendirdi ve Başkan’ı öldürmeye kesin karar
verdi.
Aslında bu Booth’un Başkan’a zarar vermek için ilk
teşebbüsü değildi.
1864 yazının sonlarında Booth Abraham Lincoln’u kaçırmak
için planlar yapmıştı.
Koyu bir güney sempatizanı olan bu genç adam güneyliler lehine casusluk asi ordusunun ihtiyacı olan
kinin ve diğer tıbbi malzemelerin kaçakçılığını yapmaktaydı.
Lincoln’u kaçırmaktaki maksadı ise Başkan’a karşılık kuzeylilerin
elindeki güneyli esirleri serbest bıraktırarak
Konfederasyon’un iyice seyrelmiş saflarına bir nebze olsun destek
sağlama umuduydu.
Booth yerel serserilerden oluşturduğu grubuyla planlar yapmaya başladı.
Başkan’ı kaçırmak için en iyi
fırsatın onu arabadayken kıstırmak
olduğunu düşündü.
Ancak son anda Başkan tiyatro
oyunu seyretmek yerine
140. Indiana Alayı’nı ziyaret etmeye karar verince komplocuların planı
suya düştü.
Planın başarısızlığa uğramasıyla ümitlerini yitiren çete büyük ölçüde
dağıldı.
Tek başına kalan Booth her ne kadar artık güney için
bir umut kalmasa da yapabileceği son şeyi yapmak istemekteydi:
Lincoln’u öldürmek.
14 Nisan 1865’de Lincoln’lar "Amerikalı Kuzenimiz" adlı oyunu seyretmek
için Ford Tiyatrosu’ndaydılar.
Oyun sırasında Booth tiyatroya geldi arkadan gizlice şeref locasına
girdi ve
saat 22:15’te Başkan Lincoln’a
kafasının arkasından ateş etti.
Başkan yaralı halde caddenin
karşısındaki Peterson House’a götürüldü.
Ertesi gün saat 07:22’de hayata gözlerini yumdu.
Bu olay Amerika’daki ilk başkan suikastı olarak tarihe
geçerken halkı büyük üzüntüye boğmuştu.
***
No.7 - Julius
Caesar
Julius Caesar (12 Temmuz M.Ö. 100 - 15 Mart M.Ö. 44) Romalı general ve en bilinen
Roma İmparatorlarındandı.
Ülkesinde önce sevilen ama daha sonra bir tiran olarak anılan Caesar'a
birçok kesimden nefret nidaları yükselmekteydi.
Caeser Galya'ya gidip birkaç yıl süren bir savaşla (58'den 51'e kadar)
bütün ülkeye boyun eğdirdi;
Galyalıların ayaklanmasını bastırdı ve bu arada Vercingetorix'in
örgütlediği genel isyanı bastırdı.
Bu uzun savaşı Galya Savaşı Üstüne Yorumlar
adlı eserinde kendisi anlatacaktır.
Sezar askerleri yönetmeyi biliyor onlar da kendi çetin koşullarını ve
yorgunluklarını paylaşmaktan geri durmayan bu komutana değer
veriyorlardı.
Ama Roma'daki şöhreti senatoyu ve özellikle iktidarı
kendi başına yürütmek sevdasında olan Pompeius'u kaygılandırmaktaydı.
Bunu anlayınca Sezar meşruluk dışına çıkmağa karar verdi:
askerleriyle Rubico Irmağı'nı aşıp şehre yürüyerek iç savaşı başlattı.
Pompeius Yunanistan'a kaçtı orada 48 yılında Pharsale'de yenilgiye
uğradı
taraftarları ise Afrika ve İspanya'da darmadağın edildiler kılıçtan geçirildiler.
45 yılında iç savaş sona erdi.
Zaferi kazanan Sezar artık mutlak hükümdar olarak
ülkeyi yönetebilecekti.
Diktatör ömür boyunca konsül ve en yüksek
majistra seçildi.
Kuruluşlarda derin bir reforma girişti.
Bir yıl içinde cumhuriyeti imparatorluğa dönüştürdü.
Yerine geçecek varisi olmadığından yeğeninin oğlu müstakbel Augustus olacak
Octavius'u evlât edindi.
Ama düşmanları ona karşı himayesindeki Brutus ve Cassius
yönetiminde bir suikast hazırladılar.
Sonunda senatoda Pompcius'un heykelinin dibinde
üvey oğlu Brutus tarafından hançerlenerek öldürüldü.
***
No.8 - Juvénal
Habyarimana
6 Nisan 1994 tarihinde Ruanda'nın başkanı
Habyarim*****n özel jeti isabet eden iki roket tarafından düşürükldü.
Yere çakılan uçakta başkanla
birlikte 12 kişi öldü.
Günümüzde suikasti gerçkeleştirenler halen bulunamamış olsada bazı
çevrelere göre
Ruandalı milliyetçiler ya da Hutu kökenli radikal bir grup tarafından
öldürülmüş olabileceğine inanılıyor.
***
No.9 - İsveç Kralı III. Gustav
İsveç Kralı olarak Gustav 1771'de devlet içinde kendine monarşik bir
yapı oluşturmuştu.
Devletin para harcamalarını kişisel zevklerine göre yapıyordu.
Bu durumdan bir hayli sıkılan askeri bir subay olan
Jacob Johan Anckarström yanına 2 arkadaşını da alarak suikast planları
yapmaya başladı.
Gustav ise bu planların varlığından haberdar oldu.
Olmasıyla birlikte sürekli maskeyle kaçarak dolaşmaya başladı.
Bir Kraliyet töreninde yakasından kral olduğu anlaşılan Gustav maskeli
suikastçiler tarafından vuruldu.
Saldırganlar kaçabildiler ama bir sonraki gün yakalanarak idam
edildiler.
***
No.10 - Malcolm X
ABD'li siyaset adamı mücahit ve siyah haklarının en
önemli savunucularından biriydi.
Malcolm X ya da Müslüman olduktan sonraki adıyla Malik Şahbaz 1946-52 yılları arasında
hayatını hapishanelerde geçirdi.
1962 yılına kadar da Amerikada zenci Müslümanların
önderi olan Elijah Muhammed'in en yakın adamı ve
eylemin en etkili konuşmacısıydı.
Fakat 1962den sonra İslâmiyeti iyice öğrenmiş Elijah Muhammed'in peygamberlik
iddiasına ve ırkçılığına karşı çıkmıştı.
1964 yılında hacca gitti.
Orada dünyanın her yanından gelen Müslümanlarla görüşüp tanışarak bütün beyazların Amerikadakiler
gibi olmadığını öğrendi.
Tunus Cezayir gibi birçok Müslüman
ülkelerini dolaştı.
Amerikaya döndüğünde şunları söylüyordu:
"Ben ırkçıydım ve İslâmiyeti ancak o şekilde benimsemiştim.
Fakat Hz. Muhammed ve Hz. İbrahim'in yaşadıkları kutsal ülkeleri ziyaret
ettikten sonra
şimdi gerçek bir Müslüman oldum. Artık eski ırkçı değilim."
Bu davranışı beyaz ve zenci Hıristiyanların
yanında Elijah Muhammetin de düşmanlığını kazanmasına yol açtı.
Hac dönüşünden kısa bir süre sonra 1965 yılında New Yorkta bir salonda
dini konuşmalarından birini yaparken
kendisine sekiz adım uzaklıktan ateş edilerek öldürüldü.
Malcolm X'i Elijah Muhammed'in öldürttüğü
ileri sürüldü ikisi arasında 1964 Martından
beri süregelen çatışmaları bilenler
bu suikastın Elijah Muhammed taraftarlarınca düzenlendiği
kanısındaydılar.
Amerika zenci Müslüman hareketinin "Peygamberi" bu söylentileri
yalanlamak için yaptığı basın toplantısında:
"O çok konuşuyordu cezasını buldu!." demiştir.
Bu söz bile Elijah Muhammed'in suikast
olayındaki payını göstermeye yeter bir kanıttır.
Arşidükü Franz Ferdinand
Sırp gizli organizasyonu The
Black Hand tarafından Arşidükü öldürmek için 6 suikastçi tutuldu.
Saraybosna'da Ferdinand'ın geçeceği yol üzerine 6 suikastçi tarafından
tuzak kuruldu.
İlk iki suikastçide bombalar ve silahlar bulunuyordu.
Bu saldırganları atlatmayı başaran Arşidük üçüncü suikastçinin ise
bombayı arabasına atmasıyla karşı karşıya kaldı.
Otomobilinin tepesinden seken bomba arkadaki aracı patlattı.
Ferdinand hızla oradan uzaklaşırken toplum karşısında bir konuşma yapmak
üzere hazırlanıyordu.
Konuşma sonrası Ferdinand kendisine saldırıların olduğu sırada arka
araçta yaralanan askerleri görmek için hastaneye gitti.
Buradan çıkan Ferdinand'ı takip eden Gavrilo Princip isimli suikastçi
üstü açık arabasıyla giden arşidüke iki el ateş etti.
Karısı ve Ferdinand öldü.
Böylelikle I. Dünya Savaşını başlatan Princip sadece 19 yaşındaydı.
***
No.2 -
Grigori Rasputin
Rasputin’in yaşamı kadar ölüm şekli de enteresan noktalar içermektedir.
Çar’ın orduların başına cepheye gittiği dönemde Rasputin
diğer hanedan mensupları ile birlikte sarayda bulunmaktaydı.
Çar doğrudan eşinden aldığı
mektuplarla ülkeyi ve savaşları yönlendiriyordu.
Bu durum önce sarayda daha sonra da halk arasında yaygın söylentilere ve
tepkilere moral bozukluklarına yol
açıyordu.
hanedan mensuplarının Rasputin’den duydukları rahatsızlık had safhaya
ulaşmış ve
onu ortadan kaldırmak için planlar yapılmaya başlamışı.
Felix Yussupov isimli Tatar kökenli hanedan mensubu bir prens bu işe ön
ayak oldu ve
diğer komplocu arkadaşları ile beraber bir plan kurdular.
Yussupov ve Rasputin beraberce yemeğe giderken Yussupov onu öncelikle
sohbet etmek amacı ile bir odaya aldı.
Burada önceden siyanürle hazırlanmış kurabiyeler bulunmaktaydı.
Her ne kadar bir kurabiye içersindeki zehir dozu bir insanı öldürecek
miktarda olsa da hazırlanan şarabın da içine siyanür konuldu.
Rasputin iki kurabiye yedi ve şarapdan da bir bardak içti.
Ancak zaman geçmesine rağmen herhangi bir etki görülmüyordu.
Paniğe kapılan Yussupov odadan arkadaşlarının yanına çıktı ve planın işe
yaramadığını söyledi.
Bu defa da ona bir silah temin edildi.
Yussupov Rasputin’in yanına geri döndü ve silahını bir el ateşledi.
Rasputin yere yığılmıştı.
Yussupov sevinç içinde arkadaşlarının yanına koştu ve işi başardığını
söyledi.
Arkadaşı ona bir bardak şarap verdi ve işin sona ermesini kutlayalım
dedi.
O esnada Rasputin yeşil gözleri ile Yussupova baktı ve konuşmaya
başladı.
Odaya dalan Yussupov’un arkadaşı kendi silahı ile Rasputin’e ateş etti
silahtan çıkan kurşun Rasputin’nin sırtının alt kesimine girip böbreğine
saplandı.
Öldüğünü düşündükleri Rasputin’i bir çarşafa sararak dışarda beklemekte
olan araca doğru taşımaya başladılar.
O sırada Rasputin hareket etti.
Ölmediği anlaşılan Rasputin’nin son ölümcül yarası
İngiliz Rayner tarafından Rasputin’nin alnın tam ortasından vurularak
tamamlandı.
Daha sonra araca yerleştirilen Rasputin’in bedenini buzlarla kaplı Neva
nehrine attılar.
Tam olarak 14 saat sonra Rasputin’in cesedi bulundu.
***
No.3 - Tiberius
Gracchus
Milattan önce 2. yüzyılda Romalı bir politikacı olan
Tiberius Gracchus tarımsal bir reformu kanun olarak onaylatmak için dile
getirince politik bir çalkantıya sebep oldu.
Seçim günü kazanmış olduğu bu zaferin onu ölüme sürükleyeceğinden
habersizdi.
Silahlı korumalarla geldiği senatoda dövülerek öldürüldü.
Senatörler ellerine geçen sandalye ve sert cisimlerle onu öldürdüler.
Daha sonra ise Tiber Nehrine attılar.
Senato dışında bekleyen yüzlerce taraftarı ise oracıkta öldürüldü.
***
No.4 -
Leon Trotsky
1920'li yıllarda sol görüşün baştaki temsilcilerinden Leon
Joseph Stalin'in en büyük rakibiydi ve Sovyetler Birliğinden sürgün yedi
bu sebepten.
Meksika'da yaşamaya başlayan Trotsky burada Marksizmi öğretmeye ve
Stalin aleyhine konuşmaya devam etti.
20 Ağustos 1940'da ise Stalinin bir ajanı olan Ramon Mercader
Trotsky'nin evine bir makale üzerine tartışmak için gitti.
Trotsky makaleleri ararken Mercader cebinden çıkardığı bir buz kırıcıyı
kafatasına saplayıverdi.
Orada canını vermeden önce Trotsky "Bu adamı sakın öldürmeyin ondan
öğreneceklerimiz var" dedi.
En meşhur Marksistlerden Trotsky ise bir gün sonra beyin zedelenmesi
yüzünden öldü.
***
No.5 - Çar 2. Alexander (Rusya)
Diktatör diye adlandırdıkları Çar 2. Alexander'ı devrimciler öldürmek
için 3 bombalama gerçekleştirdi.
İlk suikast için at arabasının altına bomba atıldı.
Bomba patladı ancak atlar öldü Alexander ise sadece 3. Napolyon
tarafından kendisine hediye edilen arabadan oldu.
Suikastçıların inatla kendisini öldürmeye çalıştıklarını en sonunda
anlayabilen Çar
canını kurtarmak için bir Millet Meclisinin kurulmasını kabul etmek
zorunda kaldı.
Halkın devlet işlerine karışmasını sağlayacak olan bu kararı Çar II.
Aleksandr 1 Mart 1881'de imzalamıştı.
Ertesi gün yayınlanarak halka yeni bir düzenin kurulduğu bildirilecekti.
Fakat Çar çok geç kalmıştı. Bu kararı grandüklerine ve bakanlarına haber
verdikten sonra askeri bir törene gitti.
Dönüşte Katerina kanalının yanından
geçerken.
Çar'ın kapalı arabasına onun aldığı karardan haberleri
olmayan suikastçılar tarafından havluya sarılmış bir bomba atıldı.
Patlayan bomba birkaç muhafızını öldürdü kendisine bir şey olmadı.
II. Aleksandr arabadan çıkarak kanlar içinde yatan muhafızlarının yanına gitmişti.
Arabacısının: "Durmayalım Çar Hazretleri! Tehlike henüz geçmedi hemen saraya gidelim!.."
demesine aldırmıyordu bile.
Birkaç saniye sonra II. Aleksandr'ın ayakları
dibinde patlayan ikinci bomba
arabacının ne kadar haklı olduğunu göstermişti!..
Şimdiye kadar birçok suikasttan kurtulan II. Aleksandr bu sefer ölüm derecesinde
yaralanmıştı.
Aceleyle saraya götürülüp çalışma odasındaki divana yatırıldığında
gözleri kapanmıştı.
Bir ayağı kopmuş öteki de parçalanmıştı.
***
No.6 -
Abraham Lincoln
Tarihteki en bilinen suikastlerden biri Jon Wilkes Booth ve
arkadaşlarının Abraham Lincoln için planladıklarıdır.
Amerikadaki iç savaş durumundan memnun olmayan bir grup Lincoln'ün Beyaz
Saray konuşması sonrası daha da öfkelenmişti.
Lincoln bazı belirli zencilere oy verme hakkının verilmesini
destekleyeceğini belirtti.
Bu konuşma kalabalıktaki güney sempatizanı
ve Başkan’ın temsil ettiği her
şeyden nefret eden aktör
John Wilkes Booth’u oldukça öfkelendirdi ve Başkan’ı öldürmeye kesin karar
verdi.
Aslında bu Booth’un Başkan’a zarar vermek için ilk
teşebbüsü değildi.
1864 yazının sonlarında Booth Abraham Lincoln’u kaçırmak
için planlar yapmıştı.
Koyu bir güney sempatizanı olan bu genç adam güneyliler lehine casusluk asi ordusunun ihtiyacı olan
kinin ve diğer tıbbi malzemelerin kaçakçılığını yapmaktaydı.
Lincoln’u kaçırmaktaki maksadı ise Başkan’a karşılık kuzeylilerin
elindeki güneyli esirleri serbest bıraktırarak
Konfederasyon’un iyice seyrelmiş saflarına bir nebze olsun destek
sağlama umuduydu.
Booth yerel serserilerden oluşturduğu grubuyla planlar yapmaya başladı.
Başkan’ı kaçırmak için en iyi
fırsatın onu arabadayken kıstırmak
olduğunu düşündü.
Ancak son anda Başkan tiyatro
oyunu seyretmek yerine
140. Indiana Alayı’nı ziyaret etmeye karar verince komplocuların planı
suya düştü.
Planın başarısızlığa uğramasıyla ümitlerini yitiren çete büyük ölçüde
dağıldı.
Tek başına kalan Booth her ne kadar artık güney için
bir umut kalmasa da yapabileceği son şeyi yapmak istemekteydi:
Lincoln’u öldürmek.
14 Nisan 1865’de Lincoln’lar "Amerikalı Kuzenimiz" adlı oyunu seyretmek
için Ford Tiyatrosu’ndaydılar.
Oyun sırasında Booth tiyatroya geldi arkadan gizlice şeref locasına
girdi ve
saat 22:15’te Başkan Lincoln’a
kafasının arkasından ateş etti.
Başkan yaralı halde caddenin
karşısındaki Peterson House’a götürüldü.
Ertesi gün saat 07:22’de hayata gözlerini yumdu.
Bu olay Amerika’daki ilk başkan suikastı olarak tarihe
geçerken halkı büyük üzüntüye boğmuştu.
***
No.7 - Julius
Caesar
Julius Caesar (12 Temmuz M.Ö. 100 - 15 Mart M.Ö. 44) Romalı general ve en bilinen
Roma İmparatorlarındandı.
Ülkesinde önce sevilen ama daha sonra bir tiran olarak anılan Caesar'a
birçok kesimden nefret nidaları yükselmekteydi.
Caeser Galya'ya gidip birkaç yıl süren bir savaşla (58'den 51'e kadar)
bütün ülkeye boyun eğdirdi;
Galyalıların ayaklanmasını bastırdı ve bu arada Vercingetorix'in
örgütlediği genel isyanı bastırdı.
Bu uzun savaşı Galya Savaşı Üstüne Yorumlar
adlı eserinde kendisi anlatacaktır.
Sezar askerleri yönetmeyi biliyor onlar da kendi çetin koşullarını ve
yorgunluklarını paylaşmaktan geri durmayan bu komutana değer
veriyorlardı.
Ama Roma'daki şöhreti senatoyu ve özellikle iktidarı
kendi başına yürütmek sevdasında olan Pompeius'u kaygılandırmaktaydı.
Bunu anlayınca Sezar meşruluk dışına çıkmağa karar verdi:
askerleriyle Rubico Irmağı'nı aşıp şehre yürüyerek iç savaşı başlattı.
Pompeius Yunanistan'a kaçtı orada 48 yılında Pharsale'de yenilgiye
uğradı
taraftarları ise Afrika ve İspanya'da darmadağın edildiler kılıçtan geçirildiler.
45 yılında iç savaş sona erdi.
Zaferi kazanan Sezar artık mutlak hükümdar olarak
ülkeyi yönetebilecekti.
Diktatör ömür boyunca konsül ve en yüksek
majistra seçildi.
Kuruluşlarda derin bir reforma girişti.
Bir yıl içinde cumhuriyeti imparatorluğa dönüştürdü.
Yerine geçecek varisi olmadığından yeğeninin oğlu müstakbel Augustus olacak
Octavius'u evlât edindi.
Ama düşmanları ona karşı himayesindeki Brutus ve Cassius
yönetiminde bir suikast hazırladılar.
Sonunda senatoda Pompcius'un heykelinin dibinde
üvey oğlu Brutus tarafından hançerlenerek öldürüldü.
***
No.8 - Juvénal
Habyarimana
6 Nisan 1994 tarihinde Ruanda'nın başkanı
Habyarim*****n özel jeti isabet eden iki roket tarafından düşürükldü.
Yere çakılan uçakta başkanla
birlikte 12 kişi öldü.
Günümüzde suikasti gerçkeleştirenler halen bulunamamış olsada bazı
çevrelere göre
Ruandalı milliyetçiler ya da Hutu kökenli radikal bir grup tarafından
öldürülmüş olabileceğine inanılıyor.
***
No.9 - İsveç Kralı III. Gustav
İsveç Kralı olarak Gustav 1771'de devlet içinde kendine monarşik bir
yapı oluşturmuştu.
Devletin para harcamalarını kişisel zevklerine göre yapıyordu.
Bu durumdan bir hayli sıkılan askeri bir subay olan
Jacob Johan Anckarström yanına 2 arkadaşını da alarak suikast planları
yapmaya başladı.
Gustav ise bu planların varlığından haberdar oldu.
Olmasıyla birlikte sürekli maskeyle kaçarak dolaşmaya başladı.
Bir Kraliyet töreninde yakasından kral olduğu anlaşılan Gustav maskeli
suikastçiler tarafından vuruldu.
Saldırganlar kaçabildiler ama bir sonraki gün yakalanarak idam
edildiler.
***
No.10 - Malcolm X
ABD'li siyaset adamı mücahit ve siyah haklarının en
önemli savunucularından biriydi.
Malcolm X ya da Müslüman olduktan sonraki adıyla Malik Şahbaz 1946-52 yılları arasında
hayatını hapishanelerde geçirdi.
1962 yılına kadar da Amerikada zenci Müslümanların
önderi olan Elijah Muhammed'in en yakın adamı ve
eylemin en etkili konuşmacısıydı.
Fakat 1962den sonra İslâmiyeti iyice öğrenmiş Elijah Muhammed'in peygamberlik
iddiasına ve ırkçılığına karşı çıkmıştı.
1964 yılında hacca gitti.
Orada dünyanın her yanından gelen Müslümanlarla görüşüp tanışarak bütün beyazların Amerikadakiler
gibi olmadığını öğrendi.
Tunus Cezayir gibi birçok Müslüman
ülkelerini dolaştı.
Amerikaya döndüğünde şunları söylüyordu:
"Ben ırkçıydım ve İslâmiyeti ancak o şekilde benimsemiştim.
Fakat Hz. Muhammed ve Hz. İbrahim'in yaşadıkları kutsal ülkeleri ziyaret
ettikten sonra
şimdi gerçek bir Müslüman oldum. Artık eski ırkçı değilim."
Bu davranışı beyaz ve zenci Hıristiyanların
yanında Elijah Muhammetin de düşmanlığını kazanmasına yol açtı.
Hac dönüşünden kısa bir süre sonra 1965 yılında New Yorkta bir salonda
dini konuşmalarından birini yaparken
kendisine sekiz adım uzaklıktan ateş edilerek öldürüldü.
Malcolm X'i Elijah Muhammed'in öldürttüğü
ileri sürüldü ikisi arasında 1964 Martından
beri süregelen çatışmaları bilenler
bu suikastın Elijah Muhammed taraftarlarınca düzenlendiği
kanısındaydılar.
Amerika zenci Müslüman hareketinin "Peygamberi" bu söylentileri
yalanlamak için yaptığı basın toplantısında:
"O çok konuşuyordu cezasını buldu!." demiştir.
Bu söz bile Elijah Muhammed'in suikast
olayındaki payını göstermeye yeter bir kanıttır.